Doğumum 2004 yılının
nisan aylarına rastlar. Her canlının oluşmasında bir erkek ile bir kadının (dişinin)
katkıları vardır. Ben de kendimi bu açıdan canlı hissediyorum. Şekil bulmamda, adımın
konmasında bir erkek ve bir kadının katkıları var.
Kaptanım, Deniz Kuvvetleri mensubu
eski bir asker. Tecrübeli denizci. Miçom ise Akdenizli, doğrudan denizle ilgisi olmasa da denizi seven biri.
Forest ve Hagar, Mart 2004’de
tanıştılar. Kaptan (Hagar), tanıştığı bayana (Forest) tekne hayalinden bahsetti. Denizi
anlattı ona. Rüzgarın şarkısını, martı seslerindeki sırrı, yakamozların
göz kırpmalarını anlattı. Kadın “miço” olmayı teklif etti. Miço, Kaptana doğayı,
çiçekleri, yaşamaya azimli kiraz ağacını, yağmurda ıslanmayı anlattı, gökkuşağındaki
renkleri çizdi. Akşamları evinde gemici bağı yapmayı bile çalıştı.
Birlikte çalıştılar,
renklerimi gökkuşağından seçtiler. Adımı ise Kaptan’ın hayali (hülyası) olmam nedeniyle
“Hülyamdı O” olarak belirlediler. (Bu ismi seçmelerinde çok önemli bir başka neden daha var ama bu sırrı
sizinle paylaşamayacağım.)
Birlikte denizlerde dolaştılar.
İnci gibi koylarda demirlediler, denize girdiler. Birbirlerini denize attılar, eğlendiler. Akşamları
limana bağladıklarında ise, "pruva"da oturup müzik dinlediler, "zıpla pruva" diye haykırdılar,
kıç havuzda bira içtiler.
Sıkıntılı anlarında
birbirlerine destek oldular, omuzlarına yaslandılar. Kimi zaman kahkahaları, kimi zaman da gözyaşları
birbirlerine karıştı.
Kaptan ve Miço’nun bir davetsiz
misafirden haberleri yoktu. Direğin tepesinde Eros için yer hazırlamıştım. Oklarının hedefinde
Kaptan ve Miço vardı. Bu birliktelik aşka dönüştü. Böylesine güzel duyguların oluşmasına ortam
hazırladığım için ne kadar mutluyum anlatamam.
2004 yaz ayları hepimiz için bir başka güzeldi.